EVALUATION OF DEEP ECOLOGY MOVEMENT ASSUMPTIONS IN MANAGEMENT OF ENVIRONMENTAL CRISES

ÇEVRESEL KRİZLERİN YÖNETİMİNDE DERİN EKOLOJİ HAREKETİ VARSAYIMLARININ DEĞERLENDİRİLMESİ

EVALUATION OF DEEP ECOLOGY MOVEMENT ASSUMPTIONS IN MANAGEMENT OF ENVIRONMENTAL CRISES

 
Author : Banu Aktürk Çetin    
Type :
Printing Year : 2022
Number : 48
Page : 739-752
DOI Number: :
Cite : Banu Aktürk Çetin , (2022). EVALUATION OF DEEP ECOLOGY MOVEMENT ASSUMPTIONS IN MANAGEMENT OF ENVIRONMENTAL CRISES. International Journal Of Eurasia Social Sciences, 48, p. 739-752. Doi: 10.35826/ijoess.3162.
    


Summary

Deep ecology is a philosophical thought that does not separate humans from the nature in which they live, that considers humans and nature as equal, and does not accept the superiority of humans over nature. It is also characterized as a movement with a high spiritual dimension, as it treats nature and humans as "one and whole". The aim of this study is what will be the perspective and effect of this philosophical thought, which has very sharp and clear lines in its view of human, nature, society, state, hierarchy and consumption, in the solution of environmental crises. For this purpose, it is important to try to examine the assumptions of deep ecology theoretically one by one. In this context, deep ecology treats nature and other living things in nature as pieces of a puzzle that complement each other rather than as servants in front of human beings, does not accept a hierarchical structure, emphasizes the fragmented state of power, and supports a pluralistic structure dominated by cultural and social diversity and cooperation. With the basic philosophy of protecting the diversity in nature, the prevailing opinion is that human beings should be content with what they can survive and definitely refuse to consume more than they need. It is underlined that the end of the road will lead to the search for new resources, based on the understanding that more consumption necessitates more production, that each production destroys the raw materials that exist in nature and consumes limited and finite resources. Thus the search for new resources is one of the most important factors of environmental destruction. It has been tried to examine how these views put forward by the deep ecology movement, which has very sharp lines, will have an effect on the cause or result of today's environmental crises, through the assumptions of this thought. It would not be a mistake to state that consumption and the perception of consumption are the main cause of today's environmental crises. It does not seem possible to eliminate environmental threats as long as the perception that sees human beings as a being for consumption by keeping them separate and superior to other living things in nature is not abandoned.



Keywords

Deep ecology, shallow ecology, environmental crisis



Abstract

Derin ekoloji, insanı içinde yaşadığı doğa ile ayırmayan ve eşit gören, insanın doğaya üstünlüğünü kabul etmeyen bir felsefi düşüncedir. Doğa ile insanı “bir ve bütün” olarak ele almasıyla manevi boyutu fazla olan bir hareket olarak da nitelendirilmektedir. İnsana, doğaya, topluma, devlete, hiyerarşiye, tüketime bakışında oldukça keskin ve net hatları olan bu felsefi düşüncenin, çevresel krizlerin çözümü noktasında bakış açısının ve etkisinin ne olacağı bu çalışmanın amacını oluşturmaktadır. Bu amaçla derin ekolojinin varsayımlarının teorik açıdan tek tek incelenmeye çalışılması önemlidir. Bu noktada derin ekolojinin doğayı ve tabiattaki diğer canlıları insanın karşısında hizmetkâr olarak değil de birbirlerini tamamlayan bir yapbozun parçaları gibi ele alması, hiyerarşik bir yapıyı kesinlikle kabul etmeyerek, güç ve iktidarın parçalı halini öne çıkarması, kültürel ve toplumsal çeşitlilik ile işbirliğinin hakim olduğu çoğulcu yapıyı desteklemesi, üzerinde düşünülmesi gereken hususlardır. Doğadaki çeşitliliği korumak temel felsefesiyle, insanoğlu hayatta kalabileceği ölçüyle yetinmeli ve ihtiyacından fazla tüketimi kesinlikle reddetmeli görüşü hakim düşüncedir. Daha fazla tüketimin daha fazla üretimi gerekli kıldığı, her bir üretimin de doğada var olan hammaddeleri yok ettiği, sınırlı ve sonlu olan kaynakları tükettiği anlayışından yola çıkarak yolun sonunun yeni kaynak arayışına çıkacağının altı çizilmektedir. Yeni kaynak arayışı ise çevresel tahribatın en önemli etkenlerinden birini teşkil etmektedir. Oldukça keskin hatlara sahip olan derin ekoloji hareketinin öne sürdüğü bu görüşlerin günümüz çevresel krizlerin sebebi ya da sonucu noktasında nasıl bir etkide bulunacağı, bu düşüncenin varsayımları üzerinden irdelenmeye çalışılmıştır. Tüketim ve tüketime ilişkin algının günümüz çevresel krizlerinin temel nedeni olduğunu söylemek yanlış olmayacaktır. İnsanı tabiattaki diğer canlılardan ayrı ve üstün tutarak hep tüketmeye yönelik bir varlık olarak gören algı terkedilmediği sürece çevresel tehditlerin bertaraf edilmesi mümkün görünmemektedir.



Keywords

Derin ekoloji, sığ ekoloji, çevresel kriz